Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlarla paylaşmayı, bu sayede ise duygu yoğunluğumu normal seviyelere çekmeyi tercih ediyorum.
Oldum olası, ''uzay'' bende en çok merak uyandıran konulardan biri olmuştur. Farklı galaksiler, bu galaksilerde birbirinden farklı özelliklere sahip gezegenler, küçüklü büyüklü yıldızlar, kara delikler... Sorsanız Jupiter'in çapının kaç milyar m'den ibaret olduğunu, Mars'ın yüzeyinin ne çeşit mikro partiküllerden oluştuğunu ya da Pluton'un sıcaklığının eksi kaç'larda olduğunu bilmem. Beni uzay fikrine bu kadar bağlayan şey biraz daha manevi, bu kadar kocaman bir evrende aslında ne kadar küçük olduğumuz. Günlük koşuşturmada hayatı kendimize zindan ettiğimiz dertlerimiz, küçücük hallerimizle kalkıştığımız ego savaşlarımız, aslında doyuma ulaşmak çok kolayken bizim kendi kendimize zorlaştığımız kısacık hayatlarımız. Bunları düşünüyor ve içsel büyüklüğünün farkına varamadan yitip giden hayatlar beni çok üzüyor. Kalbini geniş tuttuğunda bu küçücük bedenlerden sıyrılıp, daha ulvi bir şeye dönüşebildiğini fark ettiğinde kıymetli bir şeye dönüşüyorsun aslında.