13 Şubat 2019 Çarşamba

Tutunacak Sebepler Ararken İnsanoğlu


En sevdiğim filmlerin başında gelen How to Make an American Quilt'in o tatlı, sıcacık müzikleri; bu yağmurlu ve karanlık Şubat gününe inat; içimde bir şükretme isteği uyandırıyor. Tanıştığım insanlarda, genelde iyimser bir imaj yaratmamın aksine, inanması güç şekilde modu kolay düşen bir insanım. Çabuk üzülebiliyor ya da küçük meseleleri kendime dert edinebiliyorum. Hiç derdim yokmuş gibi göründüğüm bir anda bile, içimde kocaman bir hüzün seli yaşayabiliyor. Nereden geldik buraya, nereye varacağız derseniz eğer; modumun ani düşüşler ve yükselişlere maruz kaldığı son birkaç haftada ''Nedir mutluluk ya da mutsuzluk olarak adlandırdığımız bu ruh durumları'' diye sorgular oldum kendimi. Karmaşık cümlelerin üstadı olarak, yine basitleştirerek yazamadım tabii söylemek istediğimi. Asıl soru şu, mutlu muyuz gerçekten? Yoksa, mutlu olmak için çok mu zorluyoruz kendimizi? Tutunacak bir sebep, mutsuzluğumuzu göz ardı edecek pembe gözlükler mi arıyoruz?

Görüştüğüm, konuştuğum hemen hemen herkes depresif bir durumda bu ara. Belki mevsimsel, bilemiyorum. ''Ya aslında çok mutsuzum, ama kendime mutlu olacak sebepler arıyorum.'' gibi noktalara gidiyor genelde sohbetlerin sonu. Aslında kolay yolu seçtiğimizde mutsuz olacağımızı bildiğimizden mi neden, kendimize aklımızı meşgul edecek nedenler yaratmaya çalışıyoruz. En son ne zaman, gerçekten derinden, başka hiçbir sebebe ihtiyaç duymadan mutlu olduk? Ne zaman oldum? Biraz flu hatıralarım, net şekilde hatırlayamıyorum. Film izliyorum aklımı dağıtmak istediğimde, sevdiğim şarkıları dinliyorum. Arkadaşlarımı ya da ailemi görmek istemiyorum mesela böyle zamanlarda ben, kederli olduğunda çözümü tek başına arayanlardanım. Üzgün olduğum yetmiyormuş gibi, bir de neden üzgün olduğumu açıklamaya çalışmayı sevmiyorum. Ayrıca, insanların mutsuzluğunuz üzerinden ahkam kesmeye çalışmasını da anlamıyorum. Herkesin duygu durumu farklı biçimlerde şekilleniyor sonuçta. Empati kurmaktan yoksun olduğumuz için, birbirimizin ruh halini anlamaya çalışmak yerine ''bunlara üzülünür mü'' diye kestirip atma hakkını bulabiliyoruz kendimizde.

Bazen mücadele etmek zor geliyor, günlerce eve kapanmak en iyi ilaç olacakmış gibi hissediyorsun. Sonra, belki yarım saatin ardından diyorsun ki ''bu kadar kolay vazgeçmek olmaz.'' Oyalıyorsun kendini bir şekilde, şükrediyorsun; ama günün sonunda başını yastığına koyduğunda tekrar sorgulamaya başlıyorsun. Cevapların seni tatmin etmediği noktada ise, ''yarın yeni bir gün'' masalını anlatıyorsun kendine. Gerçekten yeni bir gün oluyor mu peki.. Bazen evet, bazen de o yeni gün de karşılamıyor ihtiyaçlarını. Yine de, bıkmadan - usanmadan gelecek yeni günlere bel bağlamaya devam ediyorsun. Gerçekten mutlu olacağın o günü bulana kadar, vazgeçmiyorsun mücadele etmekten.

Bu da böyle, başı ya da sonu olmayan bir yazı oldu işte. Başta da dediğim gibi, belki mevsimden bu sıkkınlıklarımız. Belki baharın gelmesi ile yeni bir enerjiye bürüneceğiz. Kapanış cümlesi olarak demek isterim ki, mücadeleyi bırakmak olmaz. Kendimizi kandırmak da olsa, geçici mutlulukların ötesine geçemese de uğraşlarımız; bir şekilde yoluna giriyor her şey. Yarın yeni bir gün.

Bana çok iyi geldiği için sizlerle de paylaşmak istiyorum girişte bahsettiğim çalma listesini. Belki size de şükretme sebeplerinizi hatırlatır, bir noktada buluşuruz https://open.spotify.com/album/3R3ZRxxTo7wLm1vgK1sjv6 

* görselin içeriğin kendisi ile çok alakası olmadığının farkındayım. Ama How to Make an American Quilt sonuçta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...