14 Ocak 2019 Pazartesi

Aquaman, DC Comics'e Yeni Bir Soluk Getiriyor

Marvel'in önlenemez yükselişinden ilham almış olacak ki, ardı ardına vizyona soktuğu  Batman vs Superman, Justice League, Wonder Woman gibi filmleriyle DC Comics ''ben de buradayım'' dedi ve süper kahramanlar evreninde bir rekabet ortamı yarattı. Marvel'ın renkli ve esprili dünyasına karşın, daha karanlık ve aklı başında karakterleriyle farkını ortaya koyan DC yapımları, seyircileri Marvel'ınkiler kadar kendine bağlayamadı bir türlü.




Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren Aquaman, DC'nin bu öngörülebilir işleyişini tepetaklak edecek ve rekabeti başka bir noktaya taşıyacak yapım olarak adından söz ettiriyor. 160 milyon dolar sermaye ile çekilen filmin, hasılatının şimdiden 1 milyar dolar'ı aşmasında, tabiii ki en büyük rol yönetmenlik koltuğunda James Wan'ın oturuyor olması. Daha çok Saw, The Conjuring, Annabelle, Insidious ve en son da The Nun gibi gerilim - korku türü türünün başarılı yapımları ile tanıdığımız Wan, Aquaman'de de görsel efektleri ve beklenmedik bir anda akışın seyrini değiştirme olaylarını çok iyi kullanmış.

Aquaman'in en iyi olduğu yön olarak değerlendirebileceğim görsel efektler, dekorlar ve kostüm seçimleri, gerçekten seyir zevkini üst düzeye çıkartıyor. Film size ucu bucağı olmayan güzellikte hayali bir evren sunuyor ve sizler o 2buçuk saat boyunca, bu dünyanın yaratılmış bir dünya olduğunu sorgulamıyorsunuz.

Oyunculara baktığımızda, genellikle yeni yüzler çıkıyor karşımıza. Başrolde, Aquaman olarak Jason
Momoa'yı görüyoruz. Momoa'yı daha önce başka bir yapımda izlemediğim için kıyaslama yapamıyorum, ama onu izledikten sonra başka bir oyuncuyu Aquaman olarak görmek istemiyorsunuz.
Atlantis'in güzel Kraliçe'si (Nicole Kidman) Atlanna ile, bir deniz feneri bekçisi olan, yer yüzünden Tom Curry'nin melez oğlu olarak dünyaya geliyor. Kraliçe'nin melez oğlu olarak, deniz halkı tarafından dışlansa da, yer yüzü ve deniz halkının savaşında sorumluluklarını üstlenmesi gerekiyor ve mücadelesi bu şekilde başlıyor.

Bu savaşta karşısında ise üvey kardeşi olarak Patrick Wilson'un canlandırdığı Kral Orm var. Wilson ve Wan işbirliği; The Conjuring ve Insidious gibi yapımlarla uzun yıllardır devam ediyor, ancak bu tarz bir karakter kendisi için bir ilk ve altından başarı ile kalktığını söyleyebiliriz.


Diğer önemli karakterlerde ise, Aquaman'in mücadelesinde ona destek olan Prenses Mera olarak Amber Heard ve krallığın sadık veziri Vulko olarak Willem Dafoe yer alıyor.

Amber Heard, oyunculuğundan çok Johny Deep ile çalkantılı ilişkisi, kısa süren evlilikleri ve bu evliliğin şiddet içerdiği için son bulması ile hafızalarımızda yer etmiş olsa da; cesur Mera karakterinde onu izlerken rahatsız olmuyorsunuz. Özellikle aksiyonun bol olduğu sahnelerde, kendisini izlemeyi sevdiğimi söyleyebilirim. Güzelliği zaten ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konu, kızıl saçın bu kadar yakışacağı sayılı isimlerden biri diye düşünüyorum.

Süper kahraman filmlerini seviyorsanız, yine de DC yapımlarına önyargı ile yaklaşıyorsanız hiç tereddüt etmeden filmi size önerebilirim. DC'nin en iyisi demek, sanıyorum Aquaman için iddialı bir tabir olmayacaktır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...