15 Mart 2014 Cumartesi

"Only You" ve "Sadece Sen"




Bilenler bilir; başrollerini Belçim Bilgin ve İbrahim Çelikkol'un paylaştığı "Sadece Sen" diye bir film girdi dün vizyona. Film, aslında Güney Kore sinemasının başarılı örneklerinden "Always / Only You"nun yeniden çevrimi.(Evet ismi bile aynı, ne garip değil mi?)

Nedendir bilmem; ben böyle birebir alıntılanan, aynı sahnelerin, aynı atmosferin yansıtıldığı projelere uyuz oluyorum. Bu sadece bizim ülkemiz için geçerli değil inanın. Mesela Amerika da, yine Güney Kore yapımı "My Sassy Girl"i yeniden çevirmişti. Bundan da pek haz etmemiştim. Neyse, konumuza dönersek; ilk olarak Only You ile başlamak istiyorum...
Belki de Sadece Sen'e bu kadar önyargılı olmamın sebebi, Only You'yu çok sevdiğimdendir. Başrollerini Güney Kore'nin çok başarılı ve bol ödüllü iki oyuncusu paylaşıyor; So Ji Sub ve Han Hyo Joo.
So Ji Sub; benim de çok başarılı ve başarısından da ziyade o endamına hayran olduğum bir oyuncu iken, Han Hyo Joo; en beğendiğim uzakdoğulu kadın oyuncu. Hem çok sempatik ve çok güzel, hem de oynadığı rollerin altından başarıyla kalktığını düşünüyorum. Özellikle Only You'da canlandırdığı gözleri görmeyen karakteri o kadar başarılı canlandırmış ki... Evet, Only You; gözleri görmeyen bir kadın ile eski bir boksörün arasında filizlenen aşkı anlatıyor. Han Hyo Joo, az önce de bahsettiğim gibi gözleri görmeyen kızımız. Ailesini uzun yıllar önce bir trafik kazasında kaybetmiş, kendisi de kırılan camlardan dolayı korneasını. Yine de hayata dört elle tutunmaya çalışıyor, bir çağrı merkezinde çalışıyor. İşyerinde ise patronunun sarkıntılıklarıyla başı dertte. So Ji Sub ise eski boksör, kirli bir geçmişe sahip. Bir dönem hapse girmiş çıkmış, şimdi ise yarı zamanlı işlerde temiz bir hayat sürmeye çalışıyor. Peki bu iki yabancının yolları, hayatın hangi kısmında kesişiyor? Yalnız ve zorlu hayatlara sahip iki yabancının, birlikte nasıl hayata tutunduklarını izlerken kayıtsız kalamıyorsunuz.
Gelelim Sadece Sen'e. Filmi henüz izlemedim, o yüzden büyük laflar etmemeye özen göstereceğim. Ama; sadece fragmanını izlemiş olmama rağmen çok büyük benzerlikler çarptı gözüme. Hatta, fragmanı ilk izlediğimde sesini duyamadığım bir ortamdaydım, buna rağmen anladım Only You'nun yeniden çevrimi olduğunu. Aynı mekanlar, aynı saç modelleri, aynı diyaloglar... Yeniden çevrimlere bir noktaya kadar karşı değilim, başarılı alıntılar yapılırsa çokta güzel olur hatta. Mesela; bildiğim kadarıyla Bir Küçük Eylül Meselesi de Hollywood yapımı The Vow'dan esas  alınmış. Alınmış ama kopyala yapıştır şeklinde değil de, temek düşüncenin üzerine yeni eklemeler yapılarak. Sadece Sen ile ilgili, İbrahim Çelikkol'un başarılı bir seçim olduğunu söyleyebilirim yine de. So Ji Sub'un sert ve aynı zamandasevgi dolu tavrını yansıtabileceğini düşünüyorum. Belçim Bilgin ise, Han Hyo Joo'nun karaktere kazandırdığı naif duruşu yakalayamamış bence. Bu karakter için daha çıtı pıtı, daha ürkek bir oyuncu seçilmeliydi. Fragmanlardan izlediğim kadarıyla gözlerinin görmemesi kısmında da başarılı olduğunu söyleyemem. Size tavsiyem, Sadece Sen'i izlemeyi düşünüyorsanız, önce Only You'yu izlemeniz. Ben de Sadece Sen'i izleyip, gerekli gördüğüm eklemeleri ve düzenlemeleri yapacağım. İyi seyirler şimdiden :)




















14 Mart 2014 Cuma

Uzakdoğu Sineması

Zaten tembel bir insan olmamın yanında; üniversitedeki bu son dönemimde, haftada bir gün dersim olmasıyla iyice pişkinliğe vurmuş bulunmaktayım. Kendime vakit ayırdığımda ise, en sevdiğim aktivite film ve dizi izlemek. Hazır uzun zamandır paylaşım yapmıyorken, bu paylaşımımı yeni keşfim uzakdoğu sineması hakkında yapmaya karar verdim.
Hollywood sinemasından artık sıkıldığımı; çünkü sürekli benzer simaları, benzer atmosferleri ve hatta benzer senaryoları gördüğümü farkettim. Buna karşın uzakdoğu sineması, benim için yeni bir pencere oldu. Yeni yüzler, yeni manzaralar, farklı diller ve farklı senaryolar ilgi çekiciydi. Ayrıca; aile yapıları ve yaşam tarzları da alışık olduğum düzene benzerlik gösterdiğinden çabucak benimsedim sanırım. Gerçi; gerçek yaşamda ne kadar benzerlik gösterir bilemem ama filmlerde yansıtılan bu şekildeydi.
Sosyal medyadan edindiğim bilgilere göre; özellikle Güney Kore ve sonrasında Japonya, sinema ve dizi dünyasında bir adım önde. Sonrasında ise Tayland, Kuzey Kore ve Çin yapımları geliyor. Aksiyon ve komedi türlerini genel olarak çok sevmediğim için tercihimi romantik ve dram türlerinde yana kullandım. Bu türlerde oldukça başarılı yapımlar ortaya koyduklarını söylemeliyim.
İzlediğim ve sevdiğim filmlerden birkaçını şu şekilde paylaşabilirim;

  • Always, Only You
  • A Moment To Remember
  • Sunny
  • First Love, A Crazy Little Thing Called Love
  • Kimi Ni Todoke
  • A Werewolf Boy
  • Sky Of Love
  • She's On Duty
Uzakdoğu sineması ile ilgili daha fazla bilgi edinmek ve kişisel zevkinize uygun filmler bulmak için  http://yeppudaa.com/ ve http://guneykoresinemasi.com/ adreslerine de göz atabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler :)

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...