16 Ocak 2019 Çarşamba

Burning, Varoluş Amacını Sorgulatırken Farklı Bir Bakış Açısı Kazandırıyor

İnsan, onu gerçekten mutlu eden şeyler gözünün önündeyken fark edemiyor zaman zaman. Belki, bazen, daha büyük mutluluklara sahip olma gayesi içinde, geri döndüğünde bulamayacağını da bilemeden yeni yollar arayışına giriyor. Sonra bir an, üzerinden biraz da zaman geçince hissettiği ince bir sızı, geçmişte bir yerlerde kalbini ısıtan o mutluluğu hatırlatıyor. Ne oldu diyorsun, daha mutlu olabilirdim ben.

Özgürlüğüne, nefes aldığını hissetmeye duyduğu ihtiyaç her zaman hat safhada bir insan olarak, nefes alamadığımı hissettiğim bir zaman diliminin içinde buldum kendimi. Zaman zaman hepimizin içinde beliren o açlık, bende her zamankinden daha sık ortaya çıkar oldu bu dönemler. Geçtiğimiz günlerde izlediğim ''Burning'' bu psikolojiye girme sürecimi hızlandıran en önemli faktör. Kore'nin Yabancı Dilde En İyi Oscar Adayı olan film Başka Sinema kapsamında seçili salonlarda gösterilmeye devam ediyor. 2 saat 28 dakika boyunca ağır ve sağlam şekilde devam eden hikayenin akışına önce kendinizi kaptırmıyorsunuz belki, sonrasında ise günlerce sizi, hayatınızı yaşama amacınızı sorgulamaya itiyor. The Walking Dead'den Steven Yeun ve Veteran'dan Yoo Ah In başrollerde.
Psikolojik gerilim ve dram türündeki yapımları ile tanınan yönetmen Lee Chang Dong, 2010 yılından beri devam eden sessizliğini bu filmle bozuyor.  Japon yazar Haruki Murakami'nin aynı isimli kısa hikayesinden uyarlanan film, Afrika'da ortaya çıkıp dünyaya yayılan ''Büyük Açlık'' felsefesini sahipleniyor.





Bu felsefeye göre, tüm insanlar hayatının bir döneminde varoluşunu sorgular. Daha iyiye gitme hevesi ile ya da daha büyük işler yapmayı amaç edinerek verdiği mücadele, bir noktadan sonra onu yormaya başlar. Neden varım, çabalarım neden, günün sonunda yaptıklarımın bana ya da bir başkasına faydası dokunacak mı gibi sorular aklını karıştırır durur. İçinden çıkamadığı bu açlık hissi, tatmin olma ihtiyacını beraberinde getirir ve doyumsuzluğunu gidermek için bir arayışa girer. Burada ''Küçük Haz'' olarak nitelendirilen hazlar devreye giriyor. Fiziksel haz en çok üzerinde durulanı. Filmin 15 yaş üzeri izleyiciye hitap ettiğini ve bol bol cinsel öge de içerdiğini belirtmeden geçmeyelim. Yine de ''Küçük Haz'' derken sadece fiziksel bir yaklaşımı konu edinmiyor bu felsefe. İnsanı canlı tutan, bir anlığına da olsa heyecanlandıran ve aslında zaman zaman yoldan sapmasına da sebep olan unsurlar olarak nitelendirilebilir. Steven Yeun'un canlandırdığı Ben karakteri, iyi bir aileye ve sosyal olanaklara sahip, 30'larında bir erkek olarak hiçbir şeye ihtiyaç duymuyor örneğin. Yaşadığını anlaması için de kendine sıra dışı hobiler edinmiş. Tabii izlerken dikkat edilmesi gereken, filmde mesajların metoforlar üzerinden veriliyor olması. Örneğin, Ben'in edindiği hobi, aslında sözlü olarak dile getirilen değil. Biraz daha anlatımın ötesinde düşünmek gerekiyor. O sebeple de gerçekten odaklanabileceğinizi düşündüğünüz bir zamanda izlenmesi gerekiyor. Spoiler olmaması için bu noktada çok detayına girmiyorum.

Hayat küçük heyecanlardan ibaretse, büyük bir amaca hizmet etmeyi sorgulamak bazen anlamını yitirebiliyor. Diğer yandan da, küçük heyecanlarımızın toplamı aslında büyük çerçevede neyi resmedebildiğimizle de doğru orantılı. Biraz kafa bulandırıcı, ama aynı oranda da algınızı açmaya yardımcı Burning, Cannes ve Toronto gibi önemli festivallerden ödüllerle dönmüş. 25. Adana Film Festivali'nden de Uluslararası En İyi Film Ödülü ile döndüğünü belirtmenin zararı olmayacaktır.

Fragman ve diğer detaylar için http://www.baskasinema.com/filmler/burning/ ziyaret edilebilir.

Şimdiden iyi seyirler!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...