30 Ocak 2019 Çarşamba

Sen Geride Bıraktıklarınla Hep Ölümsüz, Hep Bizimle Kalacaksın



Vedaları sevmiyorum. Hani en sevdiğin t-shirt'üne çamaşır suyu dökülür küçük çaplı bi için burkulur, aslında birlikte ne güzel günler geçirmiştiniz. Ya da o çok sevdiğin cevizli dondurmanın üretimden kalktığını öğrenirsin de yazların artık biraz daha eksik geçmeye başlar. En yakın arkadaşınla küçük bir tartışma yaşayıp birkaç gün konuşmadığınızda ya da, o birkaç gün dünyanın en uzun zamanı gibi gelir sana. Yakın olduğunuz, yanında tedirgin hissetmediğin zamanları özlersin. Özlemeyi sevmiyorum.





En çok da ölümle gelen vedalardan nefret ediyorum. Alışkanlıkları devam ettirme ihtiyacından mı, yoksa o kaybettiğiniz insanın yerine bir başkasını koyamayacağınızı bilmenin verdiği çaresizlikten midir bilmem, beni hep uzun süre içinden çıkamadığım, yaptığım her hareketi sorguladığım ve aklımdan her geçen düşünceyi ikinci kez gözden geçirdiğim bir ruh haline sokuyor bu vedalar. İşin kötü yanı, kendimi zayıf hissettiğim her zaman yaptığım gibi, ölümün geldiğini hissettiğim noktada o histen uzaklaşma çabası ile kaçmaya başlıyorum. Çocukluğumdan kalan, kalbimi sızlatan küçük bir tramva yüzünden belki de, birlikte geçirdiğimiz o mutlu anlara, kaybedeceğim insanın güler yüzüne yakıştıramadığım için hasta halini görmeye tahammül edemiyorum. Ne büyük bencillik. Kendi üzüntünü ertelemek için, o çok sevdiğin insana son vedayı, son sarılmayı ve son kez ne kadar çok sevdiğini, üzerindeki emekleri için ne kadar müteşekkir olduğunu söyleyemeden gitmesine izin veriyorsun. Bunu bile bile yapıyorsun, sonrasında canını ne kadar acıtacağını bilerek. Sonrasının ne kadar büyük bir pişmanlık getireceğini bilerek. Yine de gitmiyor ayakların o hastane odasına. Çünkü onu öyle görmeye dayanamıyorsun, çünkü o tanıdığın en güçlü insanlardan bir tanesi ve onu hep öyle hatırlaman gerekiyor.

28 yıllık hayatımda, onun gibi olmak istediğim sadece tek bir kadın tanıdım. Hep çok zarif, doğru bildiğini dile getirmekten asla vazgeçmeyen ve doğru olduğuna inandığı yolun dışına adım atmayan, adil, anlayışlı, yaşama sevinci inanılmaz yüksek o kadını kaybettik dün. Allah'ım derdim, ne olur ben de büyüyünce Rabia Teyze gibi olayım. Yanlış olduğunu düşündüğüm zamanlarda, düşüncemi çekinmeden dile getirebileyim. Ama dile getirirken karşımdakini de kırmayayım. Onun gibi ben de küçücük şeylerden mutlu olmayı öğrenebileyim, böylece hayatım daha çekilir hale gelebilir. En önemlisi de, insanların tepki göstermesinden korkmadan, ne dediklerine aldırmadan beni mutlu eden hayatı yaşayabileyim. Onun gibi. Genci yaşlısı, hayatımdaki insanlar bir derdi olduğunda ya da akıl danışmak istediklerinde bana dökebilsin içini isterdim. Zamansız bir ruha sahip olmanın bir getirisi herhalde, Rabia Teyze herkesi aynı özenle ve özveri ile dinleyebilirdi. Önemli hissettirirdi karşısındaki insana kendini.

Kanserle uzun yıllardır mücadele ediyordu. Doktorlar, yaklaşık iki yıl önce demişlerdi ki en fazla altı ay daha yaşar. Diyorum ya, yaşama sevinci bu kadar yüksek başka bir insana az rastlanır diye. İnatla, çektiği acılara rağmen gülerek, sevdiklerine onları ne kadar sevdiğini söylemeye devam ederek altı ay değil, iki yıl daha yaşadı. Onu en son gördüğümde, sanıyorum aylardan Eylül, kapının önündeki güllere su veriyordu. Bir yandan yapraklarını severken, bir yandan da konuşuyordu çiçeklerle. ''Güzellerim'' diyordu. Onun bu harika hatırasının üzerine başka bir hatıra getirmeye gönlüm razı olmadığı için herhalde, tekrar görmeye gitmedim onu. Gidemedim. Hep çiçekleri seven kadın olarak hatırlamak için izin vermek istedim belki de kendime. Seni çok sevdim Rabia Teyze'm. Çok da sevmeye devam edeceğim. Ahiret konusunda bazı soru işaretlerim olsa da, eğer bir gün yeniden karşılaşırsak umarım bana kızmamış olursun. Anlarsın zaten sen beni, sadece ben kendimi affedemiyorum. Dokunduğun tüm hayatlar adına sana çok teşekkür ediyorum.

Ölüm, bedenler içindir demiş biri. Sen yaptıklarınla, geride bıraktıklarınla, o zamansız ruhunla hep ölümsüz kalacaksın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...