Etiketler

kore etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kore etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Şubat 2018 Perşembe

JYP Entertainment'in Yeni Erkek Grubu Stray Kids Hakkında Bilinmesi Gerekenler


Henüz resmi çıkışını yapmamış bir grup aslında Stray Kids. Aynı isimli mücadele şovlarını izledikten sonra beğendiğim bir grup oldular ve haklarında her şey daha çok yeniyken bildiklerimi - takip ettiklerimi de sizlerle paylaşayım dedim.

Zaten oldum olası JYP gruplarını diğer şirket gruplarından ayrı tutmuşumdur ben. Aralarındaki arkadaşlık ilişkisi ve samimiyetin yanında gerçekten başarılı işlere de imza atan gruplar oluyor bunlar çoğunlukla. Arkadaş dediysem de tabii ki tüm JYP grupları sıkı arkadaşlar demek olmuyor bu, bakınız miss A. Onlar da iyi bir ilişkileri olmadığını saklama gereği duymadılar zaten biliyorsunuz. Neyse çok severdim miss A'i o sebeple ne zaman JYP gruplarının adı geçse onların da bahsi geçer bende.

Güncelleme: 2019 yılının Kasım ayında Woojin'in kişisel sebeplerle gruptan ayrılacağı açıklanmıştır.


21 Şubat 2018 Çarşamba

EN İYİ BTS ŞARKILARI

Herkese merhaba! Beni az çok tanıyan herkes Kore kültürü ve eğlence sektörü ile yakından ilgili olduğumu bilir. E bu kadar ilgiliyken de popülaritesi günden güne artan BTS hakkında iki kelime etmeden olmaz dedim. Amerika çıkışları ile artan popülaritelerinin aksine, benim onlara olan ilgim I Need You ve Boy In LUV'a kadar uzanıyor.

5. WAR OF HORMONE - 2015


Bu günlerde karizmatik duruşları ile dikkat çeken üyelerin, bu klipte ne kadar küçük gözüktüklerine bakar mısınız! Sanıyorum ben rock backgroundlu BTS şarkılarını diğerlerine daha çok seviyorum. O sebeple bu şarkı da favorilerim arasında almayı hak ediyor.


4 Ağustos 2017 Cuma

Dorihwaga - Bir Cicegin Sesi

Kisisel Degerlendirme: 8,5/10
Oyuncular: Bae Su-Ji, Ryoo Seung-Ryong
Tur: Muzikal, Dram
Sure: 109 dakika

En son izledigim Kore filmi, basrollerinde Bae Su-Ji ve Ryoo Seung-Ryong'un yer aldigi Dorihwaga. Bae Su-Ji, daha bilinen adi ile Suzy'i hem sarkici hem de iyuncu olarak severim. Filmi izlemek istememin sebebi de hem Suzy'nin yer almasi, bunun da otesinde bir pansoru hikayesinin anlatilmasiydi. Bilmeyenler icin pansori, Kore'de eski krallik zamanindaki teatral bir gosteri. Bizdeki orta oyunu gibi dusunulebilir. Bir yandan bir hikaye canlandirilirken bir yandan sa sarkilar soylenerek muzikalite de isin icine giriyor. Beni taniyanlar bilir muzikalleri ne kadar sevdigimi, o sebeple bu filmi de buyuk bir keyifle izledim.

Film Kore tarihinin ilk kadin pansori sanatcisi Chae-Sun'un hikayesini anlatiyor. Sadece erkeklerin pansori sanatcisi olarak kabul edildigi Joseon (Kore Krallik donemi) zamaninda, kucuk yasta ailesini kaybeden ve bir Ginseng evinde hizmetli olarak hayatina devam eden Chae-Sun'un tek yapmak istedigi sey sarki soylemektir. Yasalar buna izin vermez, cunku o zamandaki genel kani pansorinin sergilenmesi cok zor bir sanat oldugu ve kadin bedeninin - sesinin buna dayanamayacak oldugudur.
Shin Jae-Hyo ise o donemin bilinen en iyi pansori ustalarindan biridir. Chae-Sun, yilmadan usanmadan Shin Jae-Hyo'yu kendisine pansori ogretmesi icin takip eder. Gel gelelim, ilk etapta bu duruma kati bir sekilde karsi cikan Jae-Hyo, zaman icinde bu genc kadinin azminden etkilenmeye baslar. Yine de yasalarin ne dedigi cok aciktir ve Jaseon Hukumdarligi, pansori soyleyen bir kadini kolay kolay kabul etmeyecektir.

Ilk paragrafta da dedigim gibi, ben hikayeyi ve hikayenin aktarilis bicimini cok sevdim. Tekrar izlemek istedigim filmler arasinda yerini aldi bile Dorihwaga. Kore'de beklentileri karsilayamayan bir film oldugunu biliyorum, ama bunun sebebinin Kore'nin genel olarak bu sekildeki sanatsal ve dramatik filmleri cok tercih etmemesine baglayabilirim. Gelmis gecmis en cok izlenen filmler listelerine bi goz atarsaniz, cogunlukla aksiyon filmlerinin ya da dramatik ask hikayelerinin tercih edildigini goreceksiniz.

Bae Su-Ji, oyunculuguna bayilmamamin yaninda, izlerken rahatsiz da olmadigim bir aktris. Dream High, Big, Architecture 101, Gu Family Book, Uncontrollably Fond gibi tum yapimlarini izleyen biri olarak; ozellikle bu filmdeki performansini cok sevdim. Sesini zaten cok begeniyorum ve bu filmde de izlemek ayri keyifliydi o sebeple. Ryoo Seung- Ryong ise daha once sadece Personal Taste'te izledigim bir oyuncu. Ama genel olarak Kore'nin en iyi aktorlerinden kabul edildigini biliyorum.

Izlerken sizi gecmis anilariniza goturen, yer yer gozlerinizi dolduran, yer yer yuzunuzu gulumseten ama en sonunda kalbinizde bir burukluga sebep olan (finalinden dolayi, yapimin kalitesinden degil) bir film Dorihwaga. Dedigim gibi ben cok sevdim, ozellikle muzikal drama severlere siddetle tavsiye ederim.

Iyi seyirler simdiden!

Kore Dizi İncelemesi - Tomorrow with You


Kisisel Derecelendirme: 7/10
Oyuncular: Shin Min-Ah, Lee Je-Hoon
Kanal: tvN
Tur: Romantik, Fantastik
Bolum Sayisi: 16

Benim kadar fazla dizi-film izleyip de bu kadar nadir yazan baska bir blog sahibi yoktur herhalde arkadaslar. Ozellikle konu Kore oldugunda, "En harika Kore izleyicisi benim.'' diyen izleyiciden daha fazla hak iddia edebilirim eminim. Yine de karakterimin en belirgin ozelligi olan usengecligim sayesinde ayda yilda 1 yazi paylasabiliyorum izlediklerim hakkinda. Kore yapimlari hakkinda elle tutulur cok fazla blog da yok aslinda; bu sebeple Kore yapimlarina ilgisi olanlarin kolaylikla okuyabilmesi icin yavas yavas izlediklerimi yaziya dokmeye karar verdim. Bakalim usengecligim beni yolumdan ali koymazsa.

Bu yola, yakin zamanda izledigim; Kore'de cok tutulmayan ama anladigim kadari ile ulkemizde bir hayli izleyicisi olan Tomorrow with You ile baslamak istiyorum. Dizinin ulkemizde bu kadar tutulmasinin sebebini ben Lee Je-Hoon'un Signal'den sonra patlayan popularitesine bagliyorum. Shin Min-Ah'in popularitesinden bahsetmeye zaten gerek duymuyorum. Genel izleyici kitlesinin aksine ben kendinisi My Girlfriend is a Gumiho ile degil, basrolunu So Ji-Sub ile paylastigi Oh My Venus ile kesfettim. Sonrasinda da 2008 yapimi My Mighty Princess adli filmini izledim. Acikcasi bu diziyi izleme sebebim de Shin Min-Ah oldu. Le Je-Hoon'bu bu diziden once sadece Architecture 101'de Bae Su-Ji ile birlikte izlemistim ki o zamanlar tabii cok gencti ve acikcasi beni etkileyen bir yani da yoktu filmdeki karakteri ya da oyunculugunun.

Gelelim dizinin konusuna ve benim hakkindaki yorumlarima. Dizi bir zaman yolculugu hikayesini konu aliyor, ama bunu klise yontemlerle degil farkli bir bakis acisi ile ele aliyor. Bu sebeple genel anlamda ilgimi ceken bir konusu vardi. Yoo So-Joon, gecirdigi bir metro kazasi sonrasi, zaman yolculugu yapabilme yetenegi kazanir. O nasil is demeyin, bu yetenegi kazadan 44 gun sonrasinda, kazanin yasandigi bolgeye tekrar gitmesi ile kazaniyor ve neden bilmem 44 sayisinin Asya ulkeleri arasinda ozel bir anlami var. Bizde nasil Hidirellez zamani dilekler tutuyoruz, ona baglayabilirsiniz hikayeyi.
Neyse, bu yetenegini sadece metro yolculugu sirasinda kullanabiliyor kendisi. Song Ma-Rin ise, cocukken cok populer bir televizyon dizisinin cok sevilen cocuk oyuncusu iken, ilerleyen yillarinda bir iste dikis tutturamamis bir karakter. Annesi dahil cevresindeki kimseyi memnun edememek en buyuk imtihani. Derken bir sekilde (ne sekilde oldugunu diziyi izlerken kesfetmeniz icin yazmiyorum) bu iki karakterin yollari kesisiyor ve kaderlerini degistirmek icin birlikte bir yola girmeleri gerekiyor.

Dizinin sevdigim yonlerinden biri, ana hikayenin zaman yolculugu ve gelecegi yoluna koymak uzerine kurulu olmasinin yaninda, bolumler ilerledikce ana odaklanmak ve sevdiklerimizle vakit gecirmenin onemini kavriyorsunuz. Kore'de cok sevilmemesinin nedenini ben  cok fazla dram, zengin erkek - fakir kadin, arapsacina donen ask ucgenleri gibi kliseler icermemesine bagliyorum. Bu sebeple de izlemek cok keyifli, sizi bogmuyor dizi. Ama bazi zamanlarda da kendini cok tekrar ettigi zamanlar oluyor, ozellikle son bolumler. Final bolumunde ise, bunu izleyicileri memnun etmek icin yaptiklarini dusunuyorum, ilk bolumden beri cizdikleri cercevenin disina cikiyorlar. Benim en buyuk kafa karisikligim bu yonden oldu aslinda. Madem boyle bir secenek de vardi, neden en bastan beri bu kadar sey yasandi derken bulabilirsiniz kendinizi.
Yine de tatli bir ask hikayesi izlemek ve keyifli zaman gecirmek istiyorsaniz tavsiye edebilecegim bir yapim Tomorrow with You.
Farkli yazilarda, farkli Kore yapimlari ile bulusana kadar.. Simdilik hoscakalin!

28 Kasım 2014 Cuma

Ders 1: Kpop'a Giriş

Diyebilirsiniz ki, biz ne yapalım Kpop'u? Korece mi biliyoruz, nesini anlayacağız o şarkıların? Hem onlar ne öyle küçük küçük, hepsi aynı gözüküyor. Kalitesiz uyduruk uyduruk şarkılar vs. vs.

Bu tarz yorumları çok duydum ve her görüşe saygım var. Ben yoluma bu kültürü seven ya da en azından keşfetmeye eğilimli olan kişilerle devam etmek istiyorum. Ben de bu kültürü bu senenin başında tanıdım daha, sitelerden birinde dolanırken Always, Only You çıktı karşıma. İzler izlemez aşık oldum. So Ji Sub ve Han Hyo Joo, bu bağlamda benim için çok özeldir. (Filmin başrol oyuncularından bahsediyorum.)
Dizi ve sinema dünyasını takip etmeye başladım; ancak kpop zaman kaybı geliyordu bana. Zaten anlamıyordum ne dediklerini ve gerçekten de hepsi birbirine benziyordu. Başlarda ayırt edemediğim grup üyelerinin, şimdi en ufak değişikliklerini farkediyorum o ayrı konu. Kpop dinlemeye JYJ ile başladım ben. Missing You'da Yoochun'u keşfettim, hakkında daha fazla şey öğrenmek istedim derken... Get Out ise, grubun dinlediğim ilk şarkıları. Bu paylaşımı yapma amacıma gelirsek; başta benim de yaşadığım gibi Kpop'a önyargılı olan ya da bu dünyayı hiç keşfetmemiş olan kişilere nacizhane tavsiyelerde bulunmak. 

O zaman ilk olarak JYJ: Üyeler Jaejong, Yoochun, Junsu. Grup, Kore'nin gelmiş geçmiş en çok ses getirmiş gruplarından TVXQ'dan ayrılan üç üyeyle oluşmuş. Ayrılığın sebebi ise, SM Entertainment adlı şirketin üyelere yaşattığı zor şartlar olarak özetlenebilir. Konu çok derin, daha ayrıntılı bilgi için başka sitelere yönlendiriyorum sizleri. TVXQ, hala yoluna iki kişi devam etmekte. Ben iki grubu da dinlemekle beraber, JYJ başta da dediğim sebeple özel bir yere sahip. Ayrıca ayrıldıkları şirketin müzik endüstrisi üzerinde kullandığı denetim sebebiyle, grup şu an yasaklı konumda. Programlara ve ödül törenlerine katılamıyorlar yani. Buna rağmen albüm satışlarında, listelerin en üstlerinde yer alıyorlar. Şarkı, Get Out



BEAST: JYJ'i ne kadar çok seviyorsam, bu grubu da o kadar çok seviyorum sanırım. Hepsi birbirinden başarılı üyelerin. Junhyung, Yoseob, Gikwang, Hyunseung, Dongwoon ve Dujoon. Paylaşacağım şarkı 12.30, grubun 5.yıllarına özel olarak daha geçtiğimiz ay yayınlandı.


Miss A: Kız gruplarının arasında en sevdiğim grup. Miss Asia'yı temsil ediyorlar isim olarak. (İki Kore'li, iki Çin'li üye.) Kendilerinden çok daha başarılı gruplar da var evet ama neden bilmem Miss A daha gerçek geliyor bana. SuzyMinJia ve Fei isimli dört üyeden oluşuyor. Kendilerini Good Girl Bad Girl isimli ilk parçaları ile tanıdım ve onu paylaşacağım sizlerle. Ama Hush genelde daha çok sevilir, ilginizi çekerse ona da bir göz atabilirsiniz.


BIG BANG: Uzun bir süre bir türlü sevemediğim bu grubu, bir canlı performanslarından etkilenerek dinlemeye başladım. Benim uzun süre sevemediğime bakmayın, Kore'nin en sevilen grubu desem sanırım yanlış olmaz. G-Dragon, Taeyang, T.O.P, Seungri ve Daesung üyeleri. Blue ise çok severek dinlediğim şarkılarının ismi.


Yine Big Bang'den Taeyang'ın şu parçası ise bence muazzam. Eyes, Nose, Lips.


IU: Yine çok geç keşfettiğim ama şu an şarkılarını deli gibi dinlediğim, dünya tatlısı kızımız kendisi. Ufak tefek olmasının aksine, çok güçlü bir sesi var. En sevdiğim şarkısı, Only I Didn't Know.


Henry: Kendisi, Super Junior isimli bir grubun üyesi ama ben grubu takip etmiyorum. Henry ise solo albümüyle keşfettiğim, 7 dil bilen, keman ve piyano çalıp aynı zamanda da dans edebilen yetenek abidesi bir sanatçı. Trap ise çok severek dinlediğim şarkısı.


Bunların dışında 2PM, Girl's Day, 2NE1, Girl's Generation, EXO, Infinite de başarılı isimler. Çok uzatmamak adına kısa kestim, hepsinin birbirinden başarılı parçaları var gerçekten. Şiddetle tavsiye edilir.



2 Nisan 2014 Çarşamba

Do Ga Ni \ Sessizlik

Yer; Güney Kore'nin Mujin şehri. Sene 2005. Ödüllü bir sağırlar okulunda geçiyor hikayemiz. Yeni atanan sanat öğretmeni; öğrencilerinin asık suratlarına ve ürkek bakışlarına ilk zamanlar anlam veremese de, zamanla işin iç yüzündeki şiddeti ve istismarı çözmeye başlıyor. Ne acı ki; bu mücadelede yanında yer alacak kimseyi bulamıyor. Kendi öz annesi bile, kulaklarını ve gözlerini kapatıp işine devam etmesini söylüyor ona. Bir yandan geçim mücadelesi ve hasta kızının sağlık sorunlarıyla ilgilenmeye, diğer yandan ise öğrencilerini bu utançtan ve zorbalıktan kurtarmaya çalışan öğretmenimizi sor zamanlar yaşarken izliyoruz. 2011 yapımı filmin yönetmenliğini Hwang Dong-Hyuk, başrolünü ise Kore Sinemasının başarılı ismi Gong Yoo üstlenmiştir. Hatta Yoo; filmle ilgili şu sözleri söylemiştir bir röportajında: "Bu filmde oynamasaydım, neden oyunculuk yaptığıma dair şüphe duyardım."
Film, gerçek bir hikayeye dayanıyor. Durdurulan dava, filmin vizyona girişinden sonra tekrar açılmış.
Mujin ya da Seul... Pekin, Tokyo, Londra, Washington, İstanbul, Urfa, Mardin... Engelli ya da engelsiz, kavramların hiçbir kıymeti yok. Bu filmde yaşananlar, gerçekleşen sıkıntıların sadece bir kısmı. Dünya'nın her yerinde bu ve benzeri sıkıntılar yaşanmıyor mu? Çocuk istismarı nasıl bir suçtur? Nasıl bir gözü dönmüşlüktür? Nasıl bir sapkınlıktır? Nasıl sızlamaz insanın vicdanı? Akla-mantığa sığmıyor gerçekten. Bizim ülkemizde de ne yazık ki çok sık gerçekleşen durumlar bunlar. Bu hastalıklı zihniyetleri engellemek yerine destekliyor bizim yargı gücümüz üstelik. Şu replik, çok tanıdık gelmiyor mu size de;
"9 yaşındaki bir çocukla bir yetişkin nasıl birlikte olabilir? Olsa bile, çocuğun rızası gerekmez mi?!" 


15 Mart 2014 Cumartesi

"Only You" ve "Sadece Sen"




Bilenler bilir; başrollerini Belçim Bilgin ve İbrahim Çelikkol'un paylaştığı "Sadece Sen" diye bir film girdi dün vizyona. Film, aslında Güney Kore sinemasının başarılı örneklerinden "Always / Only You"nun yeniden çevrimi.(Evet ismi bile aynı, ne garip değil mi?)

Nedendir bilmem; ben böyle birebir alıntılanan, aynı sahnelerin, aynı atmosferin yansıtıldığı projelere uyuz oluyorum. Bu sadece bizim ülkemiz için geçerli değil inanın. Mesela Amerika da, yine Güney Kore yapımı "My Sassy Girl"i yeniden çevirmişti. Bundan da pek haz etmemiştim. Neyse, konumuza dönersek; ilk olarak Only You ile başlamak istiyorum...
Belki de Sadece Sen'e bu kadar önyargılı olmamın sebebi, Only You'yu çok sevdiğimdendir. Başrollerini Güney Kore'nin çok başarılı ve bol ödüllü iki oyuncusu paylaşıyor; So Ji Sub ve Han Hyo Joo.
So Ji Sub; benim de çok başarılı ve başarısından da ziyade o endamına hayran olduğum bir oyuncu iken, Han Hyo Joo; en beğendiğim uzakdoğulu kadın oyuncu. Hem çok sempatik ve çok güzel, hem de oynadığı rollerin altından başarıyla kalktığını düşünüyorum. Özellikle Only You'da canlandırdığı gözleri görmeyen karakteri o kadar başarılı canlandırmış ki... Evet, Only You; gözleri görmeyen bir kadın ile eski bir boksörün arasında filizlenen aşkı anlatıyor. Han Hyo Joo, az önce de bahsettiğim gibi gözleri görmeyen kızımız. Ailesini uzun yıllar önce bir trafik kazasında kaybetmiş, kendisi de kırılan camlardan dolayı korneasını. Yine de hayata dört elle tutunmaya çalışıyor, bir çağrı merkezinde çalışıyor. İşyerinde ise patronunun sarkıntılıklarıyla başı dertte. So Ji Sub ise eski boksör, kirli bir geçmişe sahip. Bir dönem hapse girmiş çıkmış, şimdi ise yarı zamanlı işlerde temiz bir hayat sürmeye çalışıyor. Peki bu iki yabancının yolları, hayatın hangi kısmında kesişiyor? Yalnız ve zorlu hayatlara sahip iki yabancının, birlikte nasıl hayata tutunduklarını izlerken kayıtsız kalamıyorsunuz.
Gelelim Sadece Sen'e. Filmi henüz izlemedim, o yüzden büyük laflar etmemeye özen göstereceğim. Ama; sadece fragmanını izlemiş olmama rağmen çok büyük benzerlikler çarptı gözüme. Hatta, fragmanı ilk izlediğimde sesini duyamadığım bir ortamdaydım, buna rağmen anladım Only You'nun yeniden çevrimi olduğunu. Aynı mekanlar, aynı saç modelleri, aynı diyaloglar... Yeniden çevrimlere bir noktaya kadar karşı değilim, başarılı alıntılar yapılırsa çokta güzel olur hatta. Mesela; bildiğim kadarıyla Bir Küçük Eylül Meselesi de Hollywood yapımı The Vow'dan esas  alınmış. Alınmış ama kopyala yapıştır şeklinde değil de, temek düşüncenin üzerine yeni eklemeler yapılarak. Sadece Sen ile ilgili, İbrahim Çelikkol'un başarılı bir seçim olduğunu söyleyebilirim yine de. So Ji Sub'un sert ve aynı zamandasevgi dolu tavrını yansıtabileceğini düşünüyorum. Belçim Bilgin ise, Han Hyo Joo'nun karaktere kazandırdığı naif duruşu yakalayamamış bence. Bu karakter için daha çıtı pıtı, daha ürkek bir oyuncu seçilmeliydi. Fragmanlardan izlediğim kadarıyla gözlerinin görmemesi kısmında da başarılı olduğunu söyleyemem. Size tavsiyem, Sadece Sen'i izlemeyi düşünüyorsanız, önce Only You'yu izlemeniz. Ben de Sadece Sen'i izleyip, gerekli gördüğüm eklemeleri ve düzenlemeleri yapacağım. İyi seyirler şimdiden :)




















14 Mart 2014 Cuma

Uzakdoğu Sineması

Zaten tembel bir insan olmamın yanında; üniversitedeki bu son dönemimde, haftada bir gün dersim olmasıyla iyice pişkinliğe vurmuş bulunmaktayım. Kendime vakit ayırdığımda ise, en sevdiğim aktivite film ve dizi izlemek. Hazır uzun zamandır paylaşım yapmıyorken, bu paylaşımımı yeni keşfim uzakdoğu sineması hakkında yapmaya karar verdim.
Hollywood sinemasından artık sıkıldığımı; çünkü sürekli benzer simaları, benzer atmosferleri ve hatta benzer senaryoları gördüğümü farkettim. Buna karşın uzakdoğu sineması, benim için yeni bir pencere oldu. Yeni yüzler, yeni manzaralar, farklı diller ve farklı senaryolar ilgi çekiciydi. Ayrıca; aile yapıları ve yaşam tarzları da alışık olduğum düzene benzerlik gösterdiğinden çabucak benimsedim sanırım. Gerçi; gerçek yaşamda ne kadar benzerlik gösterir bilemem ama filmlerde yansıtılan bu şekildeydi.
Sosyal medyadan edindiğim bilgilere göre; özellikle Güney Kore ve sonrasında Japonya, sinema ve dizi dünyasında bir adım önde. Sonrasında ise Tayland, Kuzey Kore ve Çin yapımları geliyor. Aksiyon ve komedi türlerini genel olarak çok sevmediğim için tercihimi romantik ve dram türlerinde yana kullandım. Bu türlerde oldukça başarılı yapımlar ortaya koyduklarını söylemeliyim.
İzlediğim ve sevdiğim filmlerden birkaçını şu şekilde paylaşabilirim;

  • Always, Only You
  • A Moment To Remember
  • Sunny
  • First Love, A Crazy Little Thing Called Love
  • Kimi Ni Todoke
  • A Werewolf Boy
  • Sky Of Love
  • She's On Duty
Uzakdoğu sineması ile ilgili daha fazla bilgi edinmek ve kişisel zevkinize uygun filmler bulmak için  http://yeppudaa.com/ ve http://guneykoresinemasi.com/ adreslerine de göz atabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler :)

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...