14 Ağustos 2012 Salı

Sevgili



Genç kadın tek başına oturuyordu barda. Öyle çok fazla da insan yoktu zaten etrafında. Rahatça düşünebiliyordu. Ne istediğini biliyordu aslında genç kadın. Bir o kadar da bilmiyordu. Hayal edebiliyordu en azından. Ama hayal etmek yetmiyordu. Öyle bir karmaşanın içerisindeydi işte. Aklında türlü türlü düşünceler... O, karar vermeye çalışıyordu. Derken yakışıklı genç adam oturdu hemen bitişiğindeki sandalyeye. Biraz daha yaklaştırdı kendini genç kadına. Yanağının kulağına yakın kısmına küçük, kuru bir öpücük kondurdu. Sonra gözlerinin içine baktı kadının. En içine. Gülümsüyordu sanki genç adam. Belki ağzı bile yoktu ama. Olmasına da gerek yoktu. Konuşmasa da olurdu. Gözleri her şeyi anlatabiliyordu. Söylenebilecek tüm kelimeleri fısıldıyordu. Tüm gülücükler de oradaydı. “Bana güvenebilirsin” diyordu bu gözler. “Bana inanabilirsin,seni asla incitmem. Asla yarı yolda bırakmam.” Kadın koşulsuz şartsız inanıyordu bu genç adama. Yargılamaya,sorgulamaya lüzum yoktu. Sonra bir ses duyuldu dışarıdan bir yerlerden. Ne kadar ertelemeye çalışırsa çalışsın kadın, olmadı. Telefonun alarmına daha fazla karşı koyamadı. Kalktı yataktan. Hazırlanıp evden çıkmalıydı.

2 yorum:

  1. muhteşem bir blog olmuş arkadaşımmm :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tatlım benimmm tesekkür ederim destegin icin, çook mutlu ettin beni :))

      Sil

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...