1 Ağustos 2012 Çarşamba

Günaydın


Saat 05:47. Bir güneşin doğuşunu daha kaçırmışım,hava aydınlanmış.Yanımda şekersiz ve kremasız acı kahvem; beni kendime getiriyor. Kuş sesleriyle rüzgarın uğultusu ise bana eşlik ediyor. Mutluyum.
Yalnızım. Yanımda ne bir arkadaşım var ne de aşığım. Şu an sadece kendime aşığım. Çok param da yok öyle, evimin küçük balkonunda oturuyorum. Ama mutluyum, huzurluyum. Aldığım nefes, soluduğum bu tertemiz hava bana umut veriyor. Tuttuğum kalem, karaladığım bu boş sayfa bana kendimi iyi hissettiriyor. Hayatın o gürültüsünden, karmaşasından çok çok uzağım.
Zaten hiçbir zaman anlamamışımdır durduk yere hayata olmadık anlamlar üreten, kendine gereksiz dertler edinen insanları. Elindekiyle yetinmek, elindekine şükretmek varken; hep daha fazlasında gözü olan insanları. Tamam; insanların tabii ki hedefleri, gelecek ile ilgili hayalleri olmalı da bir dur bakalım. Önce bugünü yaşa, bugünün tadını çıkar. Çıkar ki geleceğe umutla bak. Hayat gerçekten o kadar kısa ki, senin dünyanı kararttığın hiçbir sıkıntıya değmez. Şimdi kalk yerinden ve sana iyi gelen ne ise onu yap. En sevdiğin şarkıyı dinle, sevdiğin bir film izle ya da ılık bir duş al... Bugünün tadını çıkar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...