aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mart 2014 Cuma

Uzakdoğu Sineması

Zaten tembel bir insan olmamın yanında; üniversitedeki bu son dönemimde, haftada bir gün dersim olmasıyla iyice pişkinliğe vurmuş bulunmaktayım. Kendime vakit ayırdığımda ise, en sevdiğim aktivite film ve dizi izlemek. Hazır uzun zamandır paylaşım yapmıyorken, bu paylaşımımı yeni keşfim uzakdoğu sineması hakkında yapmaya karar verdim.
Hollywood sinemasından artık sıkıldığımı; çünkü sürekli benzer simaları, benzer atmosferleri ve hatta benzer senaryoları gördüğümü farkettim. Buna karşın uzakdoğu sineması, benim için yeni bir pencere oldu. Yeni yüzler, yeni manzaralar, farklı diller ve farklı senaryolar ilgi çekiciydi. Ayrıca; aile yapıları ve yaşam tarzları da alışık olduğum düzene benzerlik gösterdiğinden çabucak benimsedim sanırım. Gerçi; gerçek yaşamda ne kadar benzerlik gösterir bilemem ama filmlerde yansıtılan bu şekildeydi.
Sosyal medyadan edindiğim bilgilere göre; özellikle Güney Kore ve sonrasında Japonya, sinema ve dizi dünyasında bir adım önde. Sonrasında ise Tayland, Kuzey Kore ve Çin yapımları geliyor. Aksiyon ve komedi türlerini genel olarak çok sevmediğim için tercihimi romantik ve dram türlerinde yana kullandım. Bu türlerde oldukça başarılı yapımlar ortaya koyduklarını söylemeliyim.
İzlediğim ve sevdiğim filmlerden birkaçını şu şekilde paylaşabilirim;

  • Always, Only You
  • A Moment To Remember
  • Sunny
  • First Love, A Crazy Little Thing Called Love
  • Kimi Ni Todoke
  • A Werewolf Boy
  • Sky Of Love
  • She's On Duty
Uzakdoğu sineması ile ilgili daha fazla bilgi edinmek ve kişisel zevkinize uygun filmler bulmak için  http://yeppudaa.com/ ve http://guneykoresinemasi.com/ adreslerine de göz atabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler :)

2 Şubat 2014 Pazar

Can Parçası



Kardeş, abla, abi... Bunlar, tahmin ediyorum ki yeryüzünde yaşayan tüm insanlar için önemli kavramlar. Hepimiz, öyle ya da böyle seviyoruz kardeşlerimizi. Değer veriyoruz. Ancak; şöyle de bir gerçek var ki, eğer çalışan ebeveynlerin çocuklarıysanız daha farklı oluyor kardeşinizle ilişkiniz. Daha çok seviyorsanız diyemiyorum tabii ki ama; hayatınızın daha ayrılmaz bir parçası oluyor, daha çok ihtiyaç duymaya başlıyorsunuz, daha özel hatıralar biriktiriyorsunuz, kendinize ait bir dil bile oluşturabiliyorsunuz...
 Kardeşimle aramda 5 yaş var, ben büyük olan tarafım. Gerçi bakmayın büyük olduğuma, öyle anlar geliyor ki işin içinden çıkamadığım durumlarda o akıl hocalığı yapıyor bana. En yakın arkadaşlarımdan önce, o geliyor aklıma. En savunmasız zamanlarımda o oluyor yanımda sırtımı sıvazlamak için ya da en delirmeli zamanlarımda yine o oluyor eşlik etmek için... Bir bakışımdan anlıyor ne istediğimi, bazen bakmama bile gerek kalmıyor hatta. Her şey bu kadar güllük gülistanlık devam etmiyor her zaman. Öyle anlar geliyor ki küçücük hareketler, gayri ihtiyari söylenen sözler çılgına çevirebiliyor bizi ve kimi zaman bardaklar havada uçuşuyor, kimi zaman söylenmemesi gereken kaba sözler ağzımızdan çıkıyor. Yine de, birbirimizin suratına bakmak içimizden gelmediği zamanlarda bile; en küçük olumsuzlukta, o en ufak can yanmasında uzatıyoruz birbirimize elimizi. Kimse olmasa bile birbirimize sahip olduğumuzu biliyoruz.

14 Aralık 2013 Cumartesi

Kim Olduğun Meselesi

Hayatta neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmiyorum. Ya da, tek bir doğru ya da yanlış var mı merak ediyorum. Üzülmesinler diye dört döndüğümüz insanlar, yıllar geçse de unutmak istemeyeceğimiz anlar var... Üzülmesinler diye çırpınırken bizim canımızı yakan insanlar da var sonra. Ya da yaşadığımıza lanet ettiren hatıralar...
Olması gereken ne bilmiyorum. Bazen, çok fazla düşünmemenin daha doğru olduğuna kanaat getiriyorum. Kim olduğumuz yaptıklarımızın toplamından ibaret değil mi sonuçta? Ne kadar çırpınırsa o kadar batmıyor mu insan? En kötüsü de, ne kadar çırpınırsak çırpınalım, doğru olanı yapmaya ne kadar odaklanırsak odaklanalım; bir yerlerden patlak veriyor yine de. O lanet olasıca çabalarımızı bir çırpıda silebilen insanlar çıkıyor karşımıza. Aklımızdan geçenleri, hissettiklerimizi anlayamıyor herkes. E o zaman, "o insan" olmaya çalışmak neden bu kadar önemli? Neden sadece olduğumuz insanla yetinemiyoruz? Ya da diğerlerine yetemiyoruz? Bu kadar mücadele neden? Bir bitiş çizgisi yoksa, koşmanın ne anlamı var?... Sorular da sorular... Bitmek tükenmek bilmeyen mücadelelerin sonunda, yine de olmak istediğimiz noktanın çok uzağında bulabiliyoruz kendimizi. Sevilmek isterken nefret edilen, dürüst olmaya çalışırken nankör ilan edilen olabiliyoruz. İşin iyi kısmı ise; her canımız yandığında biraz daha törpüleniyoruz. Mücadeleden biraz daha uzaklaşıp, sevdiğimiz şeylere daha da sıkı bağlanıyoruz. "Bu mu işin iyi yanı?" diye soracaksınız belki. Mücadeleyi bırakıp gelişigüzel yaşamanın neresi doğru? Doğru? Kime göre, neye göre doğru? Doğru olmak mı, yoksa yanlışları da olsa olduğun kişi olmak mı esas olan? Yaşadıklarımdan çıkardığım ders olarak şunu söyleyebilirim ki, ne kadar uğraşırsak uğraşalım; herkesi memnun edemiyoruz. Zaten amacımız da herkesi mutlu etmekse, öyle hayatın canı cehenneme... Velhasıl kelam; yanınızda sizi siz olduğunuz için seven, saygı gösteren, dinleyen insanlar varsa şükredin. Yok dinlemiyorlar mı, size kendinizi kötü mü hissettiriyorlar? Neden hayatınızda olduklarını bir kez daha sorgulayın ve en nihayetinde size sizin lazım olduğunuzu hatırlayın. Siz mutlu değilseniz, başka hiçbir şey gerçekten mutlu etmeyecek çünkü. İçin, sevin, kızın, söylenin... Gerçekten ne yapmak istiyorsanız onu yapın. Öteki türlü elinizde kırgınlıklardan ve pişmanlıklardan başka bir şey kalmayacak. Hayat bazı şeyler için çok kısa.

9 Mayıs 2013 Perşembe

Beklediğin

Hayatında her şey yolunda oldugunda bile bir boşluk hissediyorsun bazen. Çok iyi arkadaşların- dostların var, aile ilişkilerin çok yolunda, paran da var, ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsun.. Ama; yetmiyor. O boşluk bir türlü gitmiyor. Durup dururken kederleniyorsun mesela, bütün keyfin kaçabiliyor. Dinlediğin bir şarkı, aşk acısı çekermişçesine hüzünlendirebiliyor seni. Acı çektirebiliyor.
Birini hayal ediyorsun sonra. Saatlerce konuşabildiğin, gülebildiğin... Gözlerine baktığında gözlerinin içini güldüren. Elleri ellerinde, dudakları dudaklarında... Kafanı göğsüne koyduğunda huzurlu hissetmek istiyorsun. Kimsenin seni anlamadığı, dinlemediği durumlarda o olsun istiyorsun.
Hani, karikatürlere konu olur ya hep; el ele yürüyen çiftler gördüğünde küfür ediyorsun gerçekten. İçten içe imreniyorsun.
"O insan ne zaman çıkacak karşıma?" diye merak ediyorsun. "Belki de hiç çıkmayacak." düşüncesi çok korkutuyor seni.
"Tanımadığımız bedenlere, hayalimizdeki kişilikleri koyup aşk sanıyoruz." diye bir söz var ya, o çok doğru bir söz. Biraz olsun arınabilmek için o boşluktan, tanımadığımız insanlara anlamlar yükleyebiliyoruz evet. Bir süre yüz gülümsetse de bu hayaller, sonrasında daha büyük bir boşluk yaratıyor, öncekinden daha fazla hüzünlendiriyor. Kısacası; ne yaparsan 
yap yetmiyor. Beklediğin o adam gelmeden, o boşluk dolmuyor.

3 Ağustos 2012 Cuma

"Biri"


Her insanın hayatında; yaşadığını hissettirecek, yaşadığına şükrettirecek, onu çıkmazlardan kurtaracak biri vardır.
Bu biri bazen konuşmaya en ihtiyacınız olan kişidir. Duygularınızı artık içinizde tutamayıp paylaşmak istediğinizde ilk aklınıza gelendir. Onun söyleyecekleri; karar vermenizde,doğruları ya da yanlışları görmenizde çok etkilidir. İşin içinden çıkamadığınızda bir telefon kadar uzağınızdadır.
Bazense yanında saçmalamak istediğinizdir. Mantıklı davranmak zorunda değilsiniz, kibar olmak zorunda değilsiniz. Müzik açıp saçma sapan dans edebilirsiniz, ona ağzınıza gelen küfürleri edebilirsiniz sonra da karşılıklı gülersiniz. Bu biri stresinizden arınmak için birebirdir. Anne/baba figürüne bürünen birileri de olabilir hayatınızda. Bana küçük kızıymışım gibi davranan birileri olduğu gibi. Korumacıdır bu biri, başınıza gelebilecek kötülüklerden uzak tutmak ister. Küçük çocuğuymuşunuz gibi agucuk gugucuk sever. Rüyasında sizi kötü bir şekilde görüp soluk soluğa arayarak iyi olduğunuzu öğrenmek ister.
Başka bir biri daha olabilir hayatınızda, kendisinden birçok şey öğrenebileceğiniz. Yeni kitaplar, yeni filmler, yeni akımlar kısaca yeni dünyalar tanıyabileceğiniz. Size hitap eden bu yeniliklerle daha sağlam bir “kendim” olgusu oluşturabileceğiniz.
“Biri” bazen tek kişiyi ifade ediyorken sizin için, bazen farklı bedenleri ifade edebilir. Her iki durumda da herkesin hayatında sahip olduğu ve kaybetmenin eksik hissettireceği biri mutlaka vardır.

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...