Derler ya; herkesin annesi kendince en iyidir, her anne için evladı en özeldir diye. Benim annem de, benim için gelmiş geçmiş en iyi, en kusursuz anne.
Bir kere; benim için annem, anne değil sadece. Aynı zamanda bir dost, bir sırdaş, ağlanacak bir omuz, yeri geldiğinde kardeş...
Bazen türk kahvesi eşliğinde edilen uzun sohbetlerin, bazen içki sofrasında yaşanan gülüşmelerin vazgeçilmezi. Benim için annem, her şey.
Kendim olmayı, kendine yetebilmeyi annemden öğrendim ben. Evlat olmaktan önce, birey olmayı öğretti bana. Karşılaştığım zor durumlarda, "Sen, en doğru kararı verirsin." diyerek yüreklendirdi. Yeri geldi desteklemedi, ama kararıma saygı duymayı tercih etti.
Gerektiği zamanlarda ona karşı duymayı öğretti bana. Ya da babama. Çünkü; bizim için saygı, koşulsuz şartsız kabul etmek değildi. Yeri geldiğinde rahatsızlıklarımızı dile getirebilmeliydik biz de. Saygı görüyorduk ve bunun doğrultusunda saygı duymayı da öğrendik.
Yıldığım, küstüğüm, üzüldüğüm anlarım oldu. Yanıbaşımda, hep o melek ruhlu kadın durdu. Beni ayağa kaldırmayı, yüzümü güldürmeyi bildi. Gülüşü bile buna yeterdi.
Öyle içten, öyle samimi, öyle sevgi dolu ki kalbi; onu üzmek, hayal kırıklığına uğratmak en büyük korkularımdan biri haline geldi. Gizlediğim, bilmediği bir şey olsa uyku uyuyamam. O öyle bir annedir ki; en büyük dileğim, gelecekte onun gibi bir anne olabilmek. Çocuklarım tarafından, benim onu sevdiğim kadar çok sevilebilmek.
anne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
12 Mayıs 2013 Pazar
6 Ağustos 2012 Pazartesi
Olmak ya da Olmamak
Olmak? Neye göre, kime göre? Ne zaman olmuş oluruz?
Aklımızı kurcalayan birçok soru var değil mi? Neden
kendimizle ilgili bir karar alırken bu kadar çok düşünürüz peki? Neden
istediğimiz şeyi belirleyip hemen uygulamaya geçmeyiz? Cevap çok açık. Çünkü; kendi hayatlarımızı
başka hayatlara çok bağlıyoruz. Desteklenmeyi, sevilmeyi, değer görmeyi;
kendimizi sevmeye, kendimizi değerli görmeye tercih ediyoruz. Mutlu olmanın koşulunu
diğer insanlar tarafından kabul görmeye bağlıyoruz. Ama bu yanlış. Hem de çok
yanlış. Biz kendimize değer vermezken, kendi kararlarımızı kendimiz veremezken
diğerleri neden bu kadar umrumuzda? Çünkü; korkuyoruz. Dışlanmaktan, yalnız
kalmaktan, kabul görmemekten korkuyoruz. O kadar korkuyoruz ki ne olmak
istediğimize değil, ne olmamız gerektiğine odaklanıyoruz.
Gazetecilik okumak istediğimde ben de çok karşılaştım bu
tepkilerle. Gerek arkadaşlarım, gerekse akrabalarım tarafından çok defa
motivasyonum kırıldı. “Gazetecilik okuyup ne yapacaksın? “ , “Tatilin yok,
doğru düzgün iznin yok,çalışma saatlerin belli değil.” , “Öğretmen olmak varken
gazetecilik mi okunurmuş?” ...
Sonra annem geldi ve dedi ki “Ne olursan ol, en iyisi ol.
İster gazeteci ol, ister öğretmen ya da başka bir şey. Eğer; yaptığın işi gerçekten seviyorsan ve onun için mücadele
edersen eninde sonunda başarıya ulaşırsın. Yeter ki sahip olmak istediklerin
için savaşmayı bil.”
Cevap yine çok açık. Düşünsenize, sırf istenildiği için
kararlar alıyorsunuz ve kısa vadede başarılı da oluyorsunuz belki. Sonrası? Tüm
hayatınızı sevmediğiniz, mutlu olmadığınız alanlarda uğraşarak harcıyorsunuz.
Belki de bir zaman sonra mücadele etme gücünüz kalmıyor ve sevdiğiniz alanlara
yöneliyorsunuz. Arada kaybettiğiniz zamanı nasıl telafi edeceksiniz? Sevdikleriniz için mücadele ederken de
yorulabilirsiniz elbette. Sevdiğiniz meslekler, sevdiğiniz insanlar, sevdiğiniz
sporlar,hobileriniz... Ama en azından daha katlanılabilir gelecek gözünüze.
Çünkü; onu siz istiyorsunuz ve karşınıza çıkan zorluklar sizi diğer seçenekler
kadar yıpratmayacak.
Bırakın size söylenenleri, dayatılmak istenenleri. Ne olmak
istediğinize karar verin ve bu yolda ilerleyin. Var olmanızın koşullarını yalnızca kendiniz belirleyin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?
Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...
-
Beni yakından tanıyanlar, başlık yaratma konusunda ne kadar yaratıcılıktan uzak olduğumu bilirler. Bu durumun bir örneği olarak bu yazı i...
-
Yazıya geçmeden bir yorumumu belirtmek istiyorum, arkadaş bu filmlerin orijinal isimlerinden sapıp bu kadar saçma isimler bulmak hoşunu...
-
Kisisel Degerlendirme: 8,5/10 Oyuncular: Bae Su-Ji, Ryoo Seung-Ryong Tur: Muzikal, Dram Sure: 109 dakika En son izledigim Kore filmi,...