6 Haziran 2017 Salı

Roma'da Yeme İçme Rehberi


Rehber dediğime bakmayın, dört günlük tatilden yola çıkarak tüm Roma'yı genelleyemeyiz tabii ama kısa da olsa tatilimizde nereleri keşfettik, neleri sevdik - sevmedik onları paylaşmak istiyorum biraz. Başlamadan uyarayım, ''Zevkler ve renkler tartışılmaz'' demişler. Yazıda aktardıklarım tamamen kişisel izlenimlerimden oluşmaktadır. Belki de benim sevmediklerimi siz çok seveceksiniz, kim bilir!

Roma'nın gezilip görülecek yerlerinden bu yazımda bahsetmiştim. O sebeple şu an direkt konuya giriyorum. İtalya diyince ister istemez envaiçeşit lezzetli yemekler canlanıyor insanın aklında değil mi? Lezzetli mi lezzetli değişik soslu makarnalar, peyniri uzayan pizzalar, lazanyalar, tatlılar... Biz de bu hayallerle yola çıkmıştık arkadaşlar, ama ne yazık ki çoğunlukla umduğumuzu bulamadık.

Makarnadan başlayalım. Bir kere şunu söyleyeyim, suç İtalyan'ların değil. Bizim de değil. Sorun tamamen yemek kültürümüzün farklılığından kaynaklanıyor bence. Çünkü bize kıyasla, onlar makarnayı çok daha diri tüketiyorlar. Al dante dediklerine bakmayın, ben de makarnayı öyle hamur gibi yiyenlerden değilim. Ama pişmemiş de yiyemem. Baya baya pişmemiş yiyorlar makarnaları, bir de bizdekinden çok daha kalın yapıyorlar belki ondan bilemedim.
Farklı bloglarda ve internet sitelerinde rastlayıp da, ''haydi bir de burada deneyelim'' dediğimiz çok ünlü bir makarnacı, Pastificio. 12'de açılıyor dükkan ve sadece iki çeşit makarna pişiriliyor., Makarnalar bittiğinde ise o gün dükkan kapatılıyor. Önünde sıraların olduğu bu makarnacı bile tatmin etmedi bizi. Yine de ''çok ünlü İtalyan makarnacı''da makarna denedik mi, denedik. Olumlu tarafından bakmak lazım hikayenin. Bir restoranda yemek yerine, pişmemişini alıp kendiniz pişirmeyi düşünürseniz, üzerinde yazan süreden bir 7-8 dakika daha fazla pişirdiğinizde gerçekten lezzetli oluyor ama. Ben öyle yaptım, size de öneririm.

Gelelim pizzaya. Pizza lezzetliydi Allah için. Ama, hani öyle Türkiye'de arayıp da bulamayacağınız,
İtalya'dan başka yerde yiyemeyeceğiniz bir lezzet mi? Hayır. Belki de biz İstanbul'da dünya mutfaklarının farklı çeşitlerde yemeklerini kolaylıkla bulabiliyoruz, o sebeple çok şaşırtmadı lezzetler. İki tip pizza var bu arada. Benim favorim baya incecik, kaşarı uzayan ve daha yumuşacık bir versiyonu; diğeri ise oldukça kalın, peynirinden çok ana malzemenin ön plana çıktığı ''Take Away'' tarzı pizzalar. Bu pizzaları gram ile satıyorlar. İki dilim alıp, Trevi Çeşmesi'nin kenarında dikilerek yiyebilirsiniz mesela (dikilerek ne demekse, tam Türk tanımı oldu neyse). Biz öyle yapmıştık, pizzalarınızı Trevi Çeşmesi yakınlarındaki Pizza in Trevi adlı pizzacıdan alabilirsiniz. Ikı dilim pizza yaklaşık 5 Euro civarlarındaydı Aralık ayında. Yalnız küçük bir hatırlatma, almadan önce ısıtmalarını rica edebilirsiniz. Sıcakken daha lezzetli oluyorlar çünkü. İnce dediğim versiyonu da herhangi bir restoranlarda bulabilirsiniz. Ama Pantheon bölgesinde çok şık mekanlar var. Hem yemeğinizi yiyip hem de atmosferin keyfini çıkartmak için bu lokasyonu tercih edebilirsiniz.

Yukarıda söylediğim her şeyi bir kenara attıracak, tiramisu deyince akan suları durduracak Pompi'de ise belki de hayatınızda yediğiniz en lezzetli tiramisuları yiyebilirsiniz. Böyle süslü kelimeleri boşuna kullanmadım ben arkadaşlar, gerçekten Türkiye'de yediğimizden çok farklı, Yumuşacık, olsa da yine yesem dedirten lezzette tiramisu denemek istiyorsanız, tercihiniz Pompi olmalı. Aklınıza gelmeyecek çoklukta, çeşit çeşit tiramisu yapıyorlar ama kişisel önerim klasik dışında çilekli tiramisuyu da kesinlikle denemeniz yönünde. Kreması çok taze, keki yumuşacık, çok şekerli değil, kesinlikle baymıyor. Üstelik fiyatı da uygun, sadece 4 Euro.

Kahvaltı için de öyle ayrı bir mekan aramanıza gerek yok. Biz ilk iki günün ardından anladık ki, her yerde her şeyi yiyebiliyorsunuz çoğunlukla. Bizdeki gibi fırın kültürleri zaten yok. Çoğunlukla kruvasan, muffin ve yanında marmelat gibi tatlı besinler tüketiliyor kahvaltıda. Yine de sıcak ve tatlı bir atmosferde kahvaltınızı etmek istiyorsanız, İspanyol Merdivenleri'nin yakınlarındaki Grano'yu gönül rahatlığı ile önerebilirim. Rengarenk tartlar, kek ve kurabiyeler dışında özellikle kahvesi çok lezzetli! İki kişi 4 kruvasan ve 2 latte için 11 Euro gibi bir şey ödemiştik, ama siz bizim açgözlülüğümüze bakmayın, ikişer kruvasanı bitiremedik bile :)

Son olarak dondurmaya da değinmeden olmaz değil mi? Bizdekinden farklı olarak daha kremamsı bir yapıda olan İtalyan dondurmasına ''gelato'' deniyor ve çoğunlukla külahta da kapta da alsanız kaşıkla servis ediliyor. Çok çeşitli aromalarda bulmak mümkün ve dükkanların en ünlüsü Giolitti.


İtalya mutfağından aktaracaklarım şimdilik bu kadar. Birdahaki sefere kadar sağlıcakla kalın, hoşçakalın!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...