İnsanlar garip, insanlar anlaşılmaz, insanlar yorucu. Belki
de hayatı bu kadar çekilmez kılan, bizi zorlayan en büyük etken de bu.
Çevremizdeki insanları anlamaya çalışarak, ilişkilerimizdeki sorunları halletmeye
uğraşarak tabir-i caizse kafayı yiyoruz. Belki de sadece ben bu haldeyim
bilmiyorum. Yakın arkadaşlarım takıntılı, çok düşünen bir insan olduğumu
söylerler. Durup düşününce haklı oldukları kanaatine varıyorum. Bazen o kadar
yoruyor ki beni bu durum, o kadar daralıyorum ki kaçıp gidesim geliyor
yaşadığım çevreden. Hiç tanımadığım bir ortamda, etrafımda insanlar olmadan
biraz sakinleşmek istiyorum. Oysa ki ne kadar da sorunsuz, ne kadar da uyumlu
bir insanım. Herkes kendi hayatını yaşar, herkesin kendi doğruları vardır benim
gözümde. Hiç kimseyi kişisel tercihlerinden dolayı yargılamam, genelde
pozitifimdir, insanları terslememeye-kırmamaya özen gösteririm. Çünkü,
aldığımız nefesin bile son bulacağını bildiğim bu dünyada, fındık kabuğunu
doldurmayacak sebeplerle insanları üzmeye hakkım olmadığına inanırım. Sadece
benim değil, kimsenin hakkı yok buna. Ne kadar üzülmüş olursak olalım, kafamız
ne kadar meşgul olursa olsun, geçmişte ne kadar yanmışsa da canımız; başka bir
canı acıtmaya hakkımız yok. Bu demek değildir ki, başkalarını üzmemek adına
kendimizi üzelim. Diğerlerinin canı acımasın diye kendi doğrularımızdan
vazgeçelim. İşte ben en büyük yanlışı bu noktada yapıyorum. Hoşlanmadığım
davranışlara tahammül etme zahmetine giriyorum. Ben diğerlerinin davranışlarına
tebessüm ederken benim davranışlarım sorgulanıyor, müdahale edilmeye
çalışılıyor ya da eleştiriye maruz kalıyor. Tamam, eleştiriye karşı bir insan
değilim. Tabii ki insanlar düşüncelerini sarf etmekte özgürler. Ama bu
davranışlar kendini yinelemeye devam ederse, atılan adıma yorum yapılmaya
başlanırsa hoşgörü sınırını aşmış demektir. En kötüsü de tüm bunların
bilincinde olup, değişeceğim diyip, ertesi sabah aynı kişi olarak uyanmak.
Yaşadıkça daha çok öğreniyor insan evet, her hatadan bir ders çıkartıyor,
zamanla akıllanıyor. Ben de geçmişe göre daha güçlü hissediyorum artık, daha az
tahammül ediyorum. Yine de henüz istediğim noktada değil. Yine de gösterdiğim
çabayı karşımdakilerden göremiyorum. Belki de çaba göstermemeyi öğrenmem gerek,
kim bilir.
27 Aralık 2012 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?
Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...
-
Beni yakından tanıyanlar, başlık yaratma konusunda ne kadar yaratıcılıktan uzak olduğumu bilirler. Bu durumun bir örneği olarak bu yazı i...
-
Yazıya geçmeden bir yorumumu belirtmek istiyorum, arkadaş bu filmlerin orijinal isimlerinden sapıp bu kadar saçma isimler bulmak hoşunu...
-
Kisisel Degerlendirme: 8,5/10 Oyuncular: Bae Su-Ji, Ryoo Seung-Ryong Tur: Muzikal, Dram Sure: 109 dakika En son izledigim Kore filmi,...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder