11 Kasım 2012 Pazar

Yalnız

Hiç hayatınızı, hayatınızdaki insanları, o insanlarla yaşadıklarınızı sorguladığınız oldu mu? Sevemediğiniz, kalbinizin ısınmadığı oldu mu ya da? Hissizleştiğiniz?
İşte, bu aralar içinde bulunduğum ruh hali aynen böyle. Yalnız, bundan kastım mutsuzluk değil. Sadece hayatımı ve bu hayatı paylaştığım insanlarla ilişkilerimi çözmeye çalışıyorum. Yaşadıklarım, ilişkilerim ne kadar gerçek bilmiyorum. Hani filmlerde, kitaplarda ya da dizilerde görürüz ya o ideal ilişkileri. Arkadaşlık ya da aşk, fark etmez. Sonsuz sevgi ve sadakat, güven içinde devam ederler. Birlikte geçirilen o mutlu zamanlardan bahsedilir. Tebessümler, sarılmalar, kalplerde hissedilen o sıcaklık... Tüm bunlar sadece filmlerde olur gibime geliyor. Gerçekliğine inanamıyorum. O duyguları hissedemiyorum. Yanlış anlaşılmasın, çok arkadaşım var ve hepsi de ayrı ayrı iyi ki varlar. Yine de, derinlere indiğimde hep yalnızım gibi geliyor. Ya da  yalnız olmam gerekiyormuş gibi. En hakiki dostumun yine kendim olduğunu düşünüyorum. Kimse kimseyi gerçekten sevmiyor belki de. Hayatımıza birilerini almak, paylaşımlarda bulunmak yaşam kuralı sadece. Yüzeysel. Günün sonunda herkes yalnız. Doğarken olduğu gibi; yaşarken de yalnız, ölürken de.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Günün Sonunda Duygularımız Kurtaracak Bizi, Güzel Bakmaktan Vazgeçmek Neden?

Bir konu hakkında duygu yoğunluğum hat safhaya ulaştığında; yazmayı ve hissetiklerimi / düşündüklerimi bir kişi ile bile olsa insanlar...